10 Haziran 2016 Cuma

TÜRKLERDE YILBAŞI VE BAHAR GELENEĞİ

Bir yıl içerisinde doğada baş gösteren değişiklikler insan toplumunun hayatını her zaman etkilemiş ve bunlar tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır. Takvim merasimleri olarak bilinen bu törenler, toplum hayatındaki önemine göre şu veya bu şekilde korunmuş, bir kısmı zamanla sadece bazı motiflerini geride bırakarak kaybolmuş, en önemlileri ise günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Havaların ısındığı, tabiatın, hayvan ve bitkilerin canlandığı, dağların, ormanların, çimenlerin yeşillendiği ve özellikle hayvanların yavrulamaya başladığı ilkbahar mevsimi, doğal olarak insan toplumunun hayatını en çok etkileyen mevsimlerden birisi olmuştur. Bunun içindir ki tüm dünya halklarında ilkbahar törenleri canlı bir şekilde hâlâ yaşatılmaktadır.

Kuzeydoğu Asya’dan Merkezi Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan Şamanist, Budist, Hıristiyan, Musevi, Müslüman Türk Halkları arasında bugün de varlığını korumakta olan ve her yıl coşkuyla kutlanan Yılbaşı/Bahar bayramı değişik adlarla adlansa da, fonksiyonel, semantik (anlam) ve pratik açılardan bir bütün olarak ortaya çıkmaktadır.

Yazılı kaynaklarda ilk defa Kaşgarlı Mahmut’un “Divanı Lûgat’itTürk” eserinde “Yengi Kün” olarak geçen ve “Bedhrem” (Bayram) olarak nitelenen bu kültür mirasımız Türk Halkları tarafından şu adlarla anılmaktadır: Nevruz, Nevruzi Slutanî, Sultan Nevruz, Mart Dokuzu, Mart Bozumu (Türkiye), Bahar Bayramı, Novruz (Azerbaycan), Navröz, Yeni Kün, Nevbahar (Özbekistan), Nevruz (Türkmen), Navrız, Naurız, Ulıstın Ulı Künü, Ulıs Künü (Kazak), Navruz, Sabantoy (Nogay), Gollu, Saban Toy, Navruz (KaraçayMalkar), Nevruz (Tatar), Nardugan, İrte Yaz, Nawruz (Başkurt), Nartukan, Nurıs (Çuvaş), Cılgayak (Altay), Çılpazı (Hakas), Isıah (YakutSaha), Baba Marta, İlkyaz Yortusu (Gagauz), Mevris (Batı Trakya), Sultanı Navrız (Yugoslavya), Mart Dokuzu (Kıbrıs), Noruz, Yeni Gün (Uygur), Navrez, Gündönümü (Kırım).

Ayrıca bu bayram Ergenekon (Kuzeybatı Türkleri) ve Bozkurt (Azerbaycan) adlarıyla da bilinmektedir. Eski bir Türk efsanesine göre, 2000 yıl önce Türkler düşman baskınına uğrar ve iki erkek (Kıyan ve Nögüs) ile kadınları kurtulabilir. Bunlar dar bir geçitten geçerek Ergenekon adlı, etrafı dağlarla çevrili bir ovaya yerleşir. 400 yıl burada yaşayarak çoğalırlar. Bu ova onlara dar gelmeye başlar ve çıkış yolu ararlar. O zaman ovada bir Bozkurt’un dolaştığını görürler. Onu takip ederek Demir Dağı’ndaki dar bir delikten geçtiğini öğrenirler. 70 at ve öküz derisinden körük yaparak ve dağ gibi odun, kömür kullanarak bu deliği büyütürler. Binlerce insanın artık kendilerine dar gelen Ergenekon’dan çıkışı Bahar mevsimine, 21 Mart’a rastladığı için her sene bu günü kağan ve beyler önderliğinde, örs üzerinde demir döverek ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek kutlamak bir gelenek haline dönüşür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder